Son Dakika
Yeni bir vahşet ve acı yaşıyoruz. Terör 39 can aldı ve onlarca insan yaralandı. Ülkemizi yeni bir karanlığın içine itmeye çalışan teröristlerle karşı karşıya bulunuyoruz. Hiçbir insanın hiçbir Müslümanın vicdanının kabul etmeyeceği bir terörle karşı karşıya bulunuyoruz. Bu terör mihraklarının, bu canilerin amaçları insanlarımızı birbirinden kopararak ülkemizi terör bataklığına sürüklemek olduğunu biliyoruz.
İnsanların yaşam tarzlarına müdahale ederek toplumu bölmek, parçalamak için bu insanlık dışı katliamı yapanların amaçlarını biliyoruz. Millet olarak, Diyanet İşleri Başkanımızın söyledikleri şu değerlendirmeye de yürekten katılıyoruz: “ Bu insanlık dışı katliamın bir pazarda ve bir mabette yapılmasıyla eğlence yerinde yapılmasının herhangi bir farkı yoktur. Bu terörü diğer olaylardan ayıran tek fark toplumda fitne oluşturarak yaşam biçimlerine göre toplumu bölmek ve karşı karşıya getirmektir.”
Terör eylemleri ile ülkemiz Irak, Suriye, Lübnan gibi ne yazık ki, başta IŞİD olmak üzere terör gruplarının eylem merkezi haline getirilmek isteniyor. Yine ne yazık ki gün geçtikçe IŞİD sempatizanları ülkemizde artıyor. Terör ülkemizin çeşitli bölge ve şehirlerinde hücreler halinde etkili bir şekilde örgütleniyor. Dini radikalizme yatkın kişi ve kesimler için bir cazibe merkezi haline geliyor. Dini serbestinin ve yayınların alabildiğince yaygınlaştığı ülkemizde radikal İslami yayınlar çoğalıyor. Oluşturdukları, camileriyle, kahveleriyle, toplantı yerleriyle, medreseleriyle kamusal alanda kısmen görünür olan bir yapı Radikal İslami hareketlerin yapısal ve düşünsel söylemlerinin merkezi haline geliyor. Radikal eylemciler genellikle şu kavramlar üzerinde odaklanıyorlar: Cihad, savaş, Selefilik, hüküm/ hâkimiyet, İ’lay-ı Kelimetullah, hilafet, ulu’l-emir, şura, şeriat, itaat, tevhid, küfür, hizip, mülk, ümmet-millet, taalût, caalût, dar’ul-İslam, dar’ul-harp v.s.
Şiddet eylemlerini gerçekleştirmek isteyenler Kur’an’ın içerisinde çatışmayı, kıtali, savaşı ve cihadı emreden ayetleri siyasi yöntemlerini oluşturmak için delil olarak kullanıyorlar. Birtakım bilim erbabı da, eylemcilerin bu kavramları kullanmalarında onları haklı çıkaracak fetvalar veriyorlar.
İşte bu atmosfer içinde yoğurulan insanlar radikal eylemlere sempati ile bakıyorlar ve hatta IŞİD’e önemli bir katılım da sağlıyorlar.
İşte bu yüzdendir ki Devletin dini kurumları radikal eylemcilerin kendilerini haklı çıkarmak için kullandıkları dini metinlerini, ölmeye, öldürmeye istekli kılan inançlarını siyasi mülahazalardan uzak olarak hem teolojik hem sosyolojik hem de tarihi olarak tahlil etmeli; şiddet ve din içerikli söylemlerini dini bilimler açısından ele almalıdır. Aksi halde, İslam adına cinayet işleyenlerin sayıları artacak, ülkeyi karıştırmak isteyen iç ve dış mihraklara zemin hazırlayan sözde Müslümanların sayıları artacaktır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
27 Mayıs 2022 Köşe Yazarları
27 Mayıs 2022 Köşe Yazarları
27 Mayıs 2022 Köşe Yazarları
20 Mayıs 2022 Köşe Yazarları