logo

Âşık Seyrani’nin Dünyaya Teşrifi

Değerli Okurlar!
Develi Belediyesince 02-03-04 Ağustos tarihleri arasında düzelecek olan 36. Uluslararadı Âşık Seyrani Kültür ve Sanat Festivali Yıl münasebetiyle bu günkü yazımı Hak Âşığı, Allah dostu Âşık Seyrani’ye ayırdım. Onun dünyaya teşriflerini farklı bir üslupla anlatmaya çalıştım.
Yıl 1800 (?) Sefer Ayının 12 si. Yer Everek (Develi) İlçesi. Sabah güneşi, ağır ağır ufuk çizgisine doğru yükselirken, Cami-i Kebir mahallesinde güneye doğru bakan ve zincir halkaları gibi birbirine bağlanan toprak damlı alçak evlerden birinde bir canlılık, bir hareket vardı. Evin duvarları arasında bulunan Oraza Camiinin İmamı Cafer Efendi sabah namazını eda ettikten sonra evine dönmüştü ki Eşi Emine Hanımın doğum sancıları çekiyordu. Bunu duyan komşu kadınlar ona yardıma koşmuşlardı. Koşuların bu hassasiyetinden mutlu olan Cafer Efendi odasına geçerek dua etmeye başladı. Rahlenin başında diz çöküp Kur’an okumaya başladı. “Mal ve evlat dünya yaşamının süsüdür. Allah katında bu kubbede bâki/sonsuz kalanın ise Salih ameldir, güzelliktir, ümittir, sevap olanıdır” ayetini okuyordu ki kapı hızla açıldı. Sevinçli bir ses:” Müjde müjde Cafer Efendi, bir oğlun oldu” dedi komşu kadın. Sevinç içinde baba Cafer Efendi ayağa kalktı ve eşi Emine Hanımın odasına koştu. Dokuz ay boyunca zamanın nasıl aktığını bilemeyen baba hep bu anı bekliyordu. İlk kez bir çocuk sahibi olmanın mutluluğunu yaşıyordu Cafer Efendi. Kapının önünde bir süre durdu sonra kapıyı çalıp içeriye doğru baktı. Emine Hanım yorgun görünüyordu, teni solgundu, hatta birkaç gün içinde gözle görülebilecek kadar zayıflamıştı. Nur yüzlü bebeğini emziriyordu. Cafer Efendi ağır ağır yanına yaklaştı. Diz çöktü. Emine Hanımın gözleri Cafer Efendiye ilişti. Cafer Efendi :”Geçmiş olsun dünya ve ahretimin can yoldaşı” dedi. Sevinç gözyaşları içindeydi Emine Hanım. Sevinci kuşlar gibi havada dalgalanıyordu. Çünkü dünyaya nur topu gibi bir oğlan çocuğu getirmişti. “ Sağ ol Beyim” dedi Emine Hanım. “İlahi yazgı bize bir oğlan çocuğu lütfetti. O’ndan ilk dileğim, sağlık içinde analı babalı büyümesidir. İkinci olarak da Yüce Yaratan ile ünsiyete götüren sevginin gönlünde yer etmesidir.” Baba Cafer Efendi “ Bismillahirrahmanirrahim” (Rahmeti ve şefkati sonsuz oalan Allah’ın adıyla başlarım) diyerek yavrusunu kucağına aldı. “Oraza Mahallesini mutlu eden Everekli küçük çocuk, dünyaya hoş geldin. İnsanların onur duyacağı Hak aşığı ve bilge kişi olacaksın inşallah” dedi; sonra da sağ kulağına ezan, sol kulağına da kamet okudu; sonra da sağ ve sol kulağına “ senin adın “MEHMED” diyerek üç kez seslendi.
Cafer Efendi bugün her zamankinden daha çok mutluydu. Bu mutluluğu veren Yüce Allah’a şükran borçluydu. Onun için de kalktı, kıyama durdu, iki rekât namaz kıldı, sonra da gönlünün derinliklerinden gelen şu duayı yaptı: “ Şükürler olsun Sana Mevla’m! Sevenle sevilen arasında duyulan sonsuz bağın, hakikati kavramanın biricik yolun aşk olduğunu biliyorum. İşte bu yavru da o aşkın eseridir. Bu aşkı sen verdin. Bu aşkın hem beni, hem ailemi hem de yavrumu aşkın aşkına, Yüce Zatına ulaştırmasını diliyorum. Her şey senden geliyor, sana dönüyor Yüce Allah’ım. İnsanı en güzel biçimde yaratan sensin. Yücedir insan, İlahi ışık gönlüne kılavuz ise. Aciz değildir insan ilahi aşka teslim olmuş ise. Biz de geldik sana dönüyoruz. Aşk basamağının ilk merdivenine ayak basan bu yavruma Yüce zatını anlama, anlatma yeteneği ver. Salih evlat olma şerefini lütfeyle. İyi ile kötüyü, erdemle erdemsizliği, varlıkla yokluk arasındaki farkı ilahi nurunun aydınlığında öğrenmeyi ona nasip eyle. Ona sezgi yolunun aydınlığında Hak kavramında gerçeği bulmayı nasip eyle Ya Rabbi.”
Cafer Efendi Allah’a niyazda söylediği bu sözcükler tamamlamıştı ki lohusa döşeğinde yatan Emine Hanımın dilinden şu sözcükler dökülüverdi: “Allah’ım biliyorum ki bu ışığa insan bir kere girdimi, gittikçe güçlenir. Bu ışığı evimden, ailemden ve dünyaya gözünü açan şu yavrumdan esirgeme”

Share
4.288 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

9+10 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • RAKAM VE SAYI

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Günlük hayatta "rakam" ve "sayı" birbirine yakın birer kavram olduğu için bazen birlikte söylemek durumunda kalabiliriz. Ancak matematiksel olarak bu iki kavram arasında önemli bir fark vardır. Bu farkı anlamak, matematiksel düşünce yapısının temelini oluşturmaktadır. Rakam, kelimesi Arapça kökenlidir ve sayıları yazılı olarak ifade etmek için kullandığımız sembollere denilmektedir. Modern ondalık sayı sisteminde kullandığımız rakamlar şunlardır: 0,1,2,3,4,5,6,7,8,9'dur. Yani, toplamda 10 adet rakam vardır. Rakamlar, sayıları oluşturmak için k...
  • Dünya Kayserililer Günü İstanbul’da Kutlandı

    13 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    İstanbul'da yaşayan Kadim şehir Kayserililer Senenin 38. gününe denk gelen 7 Şubat “Dünya Kayserililer Günü” 7. etkinliği düzenledi. Kayseri Kültür ve Tanıtım Platformu tarafından organize edilen 2019 yılında başlatılan bu yıl ise yedincisi düzenlenen etkinlikte 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerin 2.yılında hayatını kaybeden canlar unutulmadı. Kur'an-ı Kerim okundu dualar edildi. Tomarzalılar Vakfı Hekimoğlu Kültür Merkezinde gerçekleştirilen programın sunumunu Platform başkanı Ahmet Keklik üstlendi. Etkinliğe ev sahipliği yapan Tomarzalı...
  • DOMATESİN TARİHÇESİ

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller familyasına ait, dünya genelinde yaygın olarak yetiştirilen ve tüketilen bir bitkidir. Botanik olarak meyve sınıfına girse de mutfakta sebze olarak kabul edilir. Domatesin ilk olarak ne zaman "bulunduğu" sorusu biraz karmaşık olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü domatesin varlığı binlerce yıl öncesine dayanmakta ve bu süreçte evrim geçirerek bugünkü haline gelmiştir. Bu nedenle, belirli bir "bulunma" tarihi vermek zor. Domatesin kökeni Güney Amerika'daki And Dağları bölgesine, özellikle Peru ve Ek...
  • Saraydaki Kayserili

    07 Şubat 2025 Köşe Yazarları

    “O günlerde üstüne bir durgunluk çökmüştü. Düşüncelere dalmıştı. İşte o sırada hiç unutamam 16 Kasım 1922 günü, sabah kahvesini götürdüğüm zaman tuhaf tuhaf yüzüme bakarak: - Şaşkın şaşkın ne duruyorsun karşımda? Git bana bir kahve daha yap, dedi . - Onu ilk defa bu kadar sinirli ve bitkin görüyordum. Geceyi uykusuz geçirdiği belliydi. Sesi bile sönükleşmişti. İkinci kahveyi götürdüm. Her zamanki gibi, bir kenarda durdum. Yaklaşmamı işaret etti. - Vaziyetin vehamet kesbettiğini biliyorsun burada , artık hayatımız tehlikede…Binaenaleyh , ben ...