logo

ESKİ BAYRAMLAR

İslam dünyasının iki önemli bayramı vardır. Bunlardan biri Ramazan Bayramı, diğeri ise Kurban Bayranı. Kurban Bayramınızı candan kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim.
Günümüzde seyahat olarak algılanan bayramların o eski  gelenekleri  yavaş yavaş yok olmakta sanki.Bütün bunlara karşın Develi’de  bayram coşkusunu yine de canlı tutulmaktadır.İnsanların yaşları ilerledikçe, ne zaman bayramlardan söz edilse, “ Hemen nerede o eski bayramlar” diye söze başlamazlar mı? Oysa bugünün çocukları yarının büyükleri  olmıyacaklar mı? Biz yine de o eski  çocukluğumuzun bayram  anılarından söz açalım istedim.Ne dersiniz?
Develi’de aileler eskiden genellikle ataerkil aile tipindeydi. Büyükanne, büyükbaba, anne, baba ve çocuklardan oluşurdu. Bayram öncesi  evlerde tatlı bir telaş başlardı. Bayram telaşı.Evin temizliği yapılır. Bayram yemekleri  hazırlanırdı.Gurbetten gelecek çocuklar, eşler , akrabalar beklenirdi.
Bayram sabahı erkenden kalkılır , evin erkekleri çocuklarla birlikte  camiye bayram namazını kılmak üzere gidilirdi. Hanımlar ise evin temizliğini tekrar gözden geçirirlerdi. Genç kızlar evlerinin önünü peygamber süpürgesi  ile süpürür, sonra ibrikle sularlardı. Temizlik konusunda kızlar adeta birbirleriyle yarışırlardı.Güzel bir bayram coşkusu tüm Develi sokaklarını kaplardı.Bayram namazı kılındıktan sonra hemen evlere gidilmez, önce mezarlıklar ziyaret edilirdi. Aygösten, Tirem, Taşlık, Harman Mahallesi. Fenese,Ağalar, Garipler, Abitler gibi adlar alan bu mezarlıklarda da ziyaret sonrası bayramlaşılırdı.Develi dışından bayramda gelenlerlerin birçoğu ile ya camilerde yada mezarlıklarda karşılaşılır, bayramlaşılırdı.
Eve gelindiğinde hemen sofraya oturulurdu. Bu bayram sofrasıydı. Günümüzdeki gibi  bir sabah kahvaltısı değildi. Neler yoktu ki bu bayram sofrasında. Bir bayram sofrasında genellikle; önce çorba içilir, arkasından zeytinyağlı sebze yemeği, ondan sonra da  yahni yemeği gelirdi. Süzme pilav sofrada olmazsa olmazdı. Sütlaç, dolaz’dan sonra hamur tatlıları sıraya girerdi. Elde açılan kırk kat baklava, gül, alinaz, sarığı burma, oklavadan sıyırma,kadayıf gıbı tatlılardan biri veya birkaçı bulunurdu. Ekmek olarak evde sulanan yufka veya mahalle fırınından alınan  boş pideler yenirdi. Sonunda da mevsimine göre meyve  servis edilirdi.Bu kahvaltılarda çay içilmez, peynir,zeytin, bal, tereyağı, reçel tüketilmezdi.
Sofradan kalkıldıktan sonra hemen bayramlaşılırdı. Çünkü yerine getirilmesi gereken çok önemli bir başka görev daha vardı: Kurban kesilmesi. Develi’de aileler ekonomik durumlarına göre koyun, keçi veya inek hissesine girerek kurban  keserlerdi. Yada birkaç ay önceden alınan kurbanlıklar evde beslenir, kurbana hazır edilirdi. Kurbanlar kesildikten sonra  hemen yenmez, donması beklenirdi. Bir taraftan evde ocak yakılmış, etten söğürme, külbastı , kavurma  yemek için  ne kadar acele edilirse edilsin boşuna beklenilirdi. Etler ortadan ikiye ayrılmış,enine çizilmiş, hazınevinde donması için asılı dururken, çocuklar da kedinin ciğere baktığı gibi bakardı.Bir süre sonra etler parçalanır, dağıtılacak olanlar hazırlanır, daha önceden belirlenen ailelere dağıtılırdı. Evde kalan etlerin bir kısmı kavuma yapılmak üzere çift bıçak yardımiyle kıyılırdı. Ocakta bir taraftan kelle ve ayaklar ütülür.(Kılları yakılır). Bir taraftan da etler ocakta pişirilerek büyük bir zevkle yenirdi. Bizler, et yerine bazen bağırsağı kokoreç yapmak  istediğimizde babam bize  “Bayramda bağırsak mı yenir?” diye azarlardı.Sonra Develi’de mis gibi kokan bir et kokusu yayılırdı bayramlarda.
Kurban telaşı büyük ölçüde bittikten sonra sıra komşu, akraba bayramlaşma ziyaretlerine gelirdi. Bu an bütün çocuklarda olduğu gibi  beni de çok heyecanlandırırdı.Önceden alınan varsa bir giysi, bir ayakkabı yatağımızın  başucumuzda sabahın olmasını beklerdi.İşte hazırlanan o bayramlıklar giyilir, bayramlaşmaya gidilirdi.Önce para veren komşu  ve akrabalara  öncelik verilirdi.Bunların sayısı fazla olmasa da bayram paraları toplanıldıktan sonra, şeker vereceklerle bayramlaşılırdı. Çünkü onların verecekleri şekerler garantiydi.
Gençlik dönemlerimde Kurban Bayramlarında bayramlaştıktan sonra hemen elime bir sopa alır ”bağırsak alıyorum” diye bağırarak bağırsak toplar, daha sonra bunları toptan satardım. Bayram harçlığım da çıkardı böylece. Ramazan Bayramlarında ise ilkokuldan kalma üzüm kutusundan bozma çantamı bir iple boynuma asar, balon, çatapat, ciklet, mantar satar, okul harçlığıma katkı sağlardım.Hele arap Mabel  marka  sakızdan ve rengarenk balonlardan çok satardım.  
Bir başka bayramlardı o eski bayramlar.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
1.350 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

2+6 = ?