Son Dakika
Toplumu oluşturan bireylerin bazen doğuştan bazen de karşılaştığı bir kaza veya hastalık nedeniyle engelli olabilmektedirler. Böyle olan kişiler bir veya birkaç organını kullanamaz duruma düşebilirler. Bu durumda olanların iş ve toplum yaşamlarında, olabildiğince bir takım sıkıntılar yaratmaktadır. Tarih boyunca bedensel ve zihinsel engelli durumunda olan insanlar, toplum yaşamının dışına itilmiş, engelli olmak sanki bir felaket olarak algılanmıştır. Bazı topluluklar engelli çocuklarını öldürerek kurtulma yolunu seçmişlerdir.
Toplumların gelişme sürecinde, insan hak ve özgürlüklerindeki ilerleme ile birlikte engellilere bakış da değişmiştir.Onların toplumun bir parçası olduğu düşünülerek, engellilere yardımcı olunmaya başlanmıştır.
Engelliğe yol açan nedenler doğuştan olanlar ve sonradan olanlar olarak iki gurupta toplanılabilinir.Akraba evlilikleri,annenin hamilelik döneminde içki, sigara, uyuşturucu gibi maddeler ile bilinçsiz şekilde ilaç kullanılması engelli çocukların dünyaya gelmesine neden olur.Sağırlık, dilsizlik, zihinsel gerilik, çolaklık, görmezlik, doğuştan gelen engelliliklerden bazılarıdır.Yeni doğan çocukların aşılarının düzenli olarak, zamanında yapılmaması engelliğe yol açan hastalıklara yol açabilmektedir.
Engelli olabilinecek önemli faktörlerden birisi de kazalardır. İş kazaları, trafik kazaları, yangınlar, kesici aletler, terör, hastalık insanları sonradan engelli duruma düşürebililmektedir.Onun için bireye, ne zaman ve hangi nedenlerle engel olunmıyacağının garantisi verilebilir. Engellileri; görme engellileri, işitme ve konuşma engellileri, ortopedik engelliler, zihinsel ve ruhsal engelliler gibi sınıflara ayırarak toplum dışına bırakılmamalıdır.
Engelliler toplumun bir parçasıdır. Kendi istemleri dışında düştükleri bu durumda onları yalnız bırakmıyarak, toplumun içinde yer almalarını sağlamak hepimize düşen bir insanlık görevidir. Engellilere gerekli sağlık, eğitim ve iş olanakları sağlanarak gerekli ilgiyi göstermeliyiz.
Anayasamızın 46 ncı maddesi, engellileri koruma ve onları topluma kazandırılması görevini devlete vermiştir. Söz konusu maddede “Devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” denilmektedir. Bu Anayasa maddesine göre Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile yerel yönetimler engellilerin sağlık, çalışma ve toplum sorunlarıyla ilgili çalışmaları yürütmektedirler.
Ülkemizde engellilerin eğitimiyle ilgili ilk düzenleme, Sultanahmet Ticaret Lisesi’nde açılan sağırlar sınıfıdır.1944 yılında İstanbul Fatih ilçesinde “Sağırlar Okulu” öğretime başladı.1951 yılında çıkarılan bir yasayla işitme ve görme engellilerin eğitim ve öğretimi Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. Bugün ülkemizde 4 tane görme engelliler (körler ) okulu ile 16 tane işitme engelliler (sağırlar) okulu bulunmaktadır. Ayrıca zihinsel engellilerin eğitilmesi için de ilköğretim okulları bünyesinde “özel sınrıflar” açılmıştır.
Yukarı belirttiğimiz 16 işitme engelliler okulundan bir tanesi de Develi’de bulunmaktadır. Develi Cemal-Nevzer İşitme Engelliler Okulu, Cemal-Nevzer Erciş tarafından 1967 yılında öğrenci yurdu olarak yaptırılan binada hizmete açılmıştır. Bu hayırsever çifti rahmetle, saygıyla anıyorum.
Günümüzde engellilerin sorunu ülkesel ve uluslar arası düzeyde ele alınmaktadır. Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde, 10-16 Mayıs tarihlerini “Engelliler Haftası “ olarak değerlendirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlatılan etkinlikler, ülkemizde de 1966 yılından beri sürdürülmektedir.Hafta sürecince engellilerin sorunları üzerinde toplumu daha çok bilgilendirerek çözüm yolları bulunması amaçlanmaktadır.
Engellileri topluma kazandırılması, onların üretken hale getirilmesi düşüncesiyle hepimize görevler düşmektedir.
Tevfik Fikret’in “Kör ile Kötürüm” adlı şiiri ne kadar anlamlı, ne kadar duygulu.
Bak, arkadaş, ne ben sağlam/Bir adamım…Ne ben tamam/Bir insanım.Bir kötürüm./Ben de körüm;/Hem anadan doğma körüm/Ben de kırk yıldır kötürüm/Değil iki adım atmak,/Ayağa kalkamam hatta/Ya ben? Değil görmek, bana/Kirpiğini kıpırdatmak/Bile nasip olmamıştır./Böyle yaşamak pek ağır/Ben de günlerimi saydım,/Bitip tükenmedi gitti,/Dünyaya geldiğin gibi,/Gitmek de elinde değil./Çekmek kolay, ölmek değil!/Neyse, kısmet…Çekeceğiz./Ben düşündüm ki ikimiz/Tam bir insan olmak için/Her şeye sahipiz, senin/Pek güçlü bacakların var,/Benim gözlerim de bakar/Ben senin gözün olurum,/Gecen gündüzün olurum,/Ben de sana bacak, ayak/Öyleyse hiç düşünme, kalk;/Senin için/Ben bakarım ve görürüm/Ben de seni istediğin/Yere alır, götürürüm/Böyle işte;/İki dertli birleşince/Dertlerine çare bulur,/Muhtaç olmaktan kurtulur.
BENZER HABERLER