logo

DEVELİLİ RUMLAR (I)

Develi ve çevresinde yaşayan Rumlarla ilgili yazımızın özetini ilk kez  Develi Diyarı adlı dergide yayınlanmıştı. Bu makalenin tamamını yayınlayarak, sizleri  geçmişte bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.
Antik Çağda Niğde ve Kayseri  sancaklarını da içine alan Kapadokya Bölgesi M.Ö. 1700-1200 yıllarında Hitit Krallığının bir bölümüydü.Hitit Krallığı M.Ö. 1200’de Frigler tarafından yıkılınca Kapadokyalılar, Kapadokya ve Klikya  bölgesinde kurulan Yeni Hitit Krallığına geçtiler.M.Ö. 800’de Frigler, yeni Hitit Krallığını eğemenliği altına aldılar.Krallığın günel kıyılarına henüz Yunanlı Koloniiler gelmemişlerdi.Kimmer ve Perslerden sonra Anadolu’yu Büyük İskender’in Makedonları geldi. Kapadokya, M.Ö.32’de Perdikas, Kapadokya Kralı Ariarathes’i yenerek ülkenin güney bölgesini Selefkides Krallığına kattı.Kapadokyalılar o döneme değin Yunan kolonisiyle tanışmamışlardı. Kapadokyalılar kültürlerini, Kapadok Kralı V.Ariaarathes’in hüküm sürdüğü döneme değin (M.Ö.163) korudular.V. Ariarathes döneminden sonra kent topluluklarında dilsel Helenleşme ciddi boyutlara ulaştı.Kırsal kesimde ise Kapadok dilini 500 yıl daha korudu.Hırıstiyan dini  sayesinde önce  M.Ö.4. yüzyılda tümüyle dilsel  Helenleşme evresine girdiği görülür.Kapadokyayı önemli bir Hırıstiyan merkezine dönüştüren başlıca kişiler arasında kilise babaları Aksaraylı Gregorios Nanzianzinos ve Kayseri’li Ayos Bosileios sayılabilir.Ayos, (330-379) Kayserili kilise babası ve Aziz Ortodoksların Noel Babasıdır.Osmanlıların fethinden 50 yıl sonra 1500’lü yıllarda Kayseri  kentinde  1961 müslüman, 266 ermeni, 50 ortodoks hırıstıyan vardı.Fetihle birlikte bölgeye sağlanan siyasal istikrar sayesinde çevreden çok sayıda Hırıstiyanlar kente göç etmeye başlamışlardı.1580’de Hıristiyan nüfus neredeyse üç katına çıkmıştı.
Kayseri sancağı idari bakımından Kayseri, İncesu, Develi  diye  ayrılmıştı. 1912 yılında Kayseri Sancağında 194.281 kişilik toplam nüfusun 23. 201 Rumdu.Buda nüfusun %11.9’unu oluşturuyordu. 1919 da Kayseri  bölgesinde Türk Ortodoks Kilisesi kurulma çabaları oldu. George Nakrocas bu hareketi  geniş bir şekilde açıkladığı görülür.Osmanlı İmparatorluğu  kentlerine göç etmiş Kapadokyalıların zengin tabakaları, 20 yüzyıl başlarında kurtarımcılık ve megali idea ideolojisini benimsediler.Kapadokya  Ortodoks Hıristiyanlarının Müslüman Türk nüfusunun ezici çoğunluğu içinde küçük bir azınlık oldukları göz ardı ediliyordu.Bu politikaya karşı halk tabakalarının itirazı, özellikle Pavlos Karahisaridis’in eylemleriyle dile getirildi. Karahisaridis, 1915 yılında Kayseri  Metropoliti tarafından papaz ilan edildikten sonra, Papa Eftim adıyla tanındı. Papa Eftim, 1884 yılında Ankara Vilayeti Yozgat Sancağına bağlı Akmağdeni kasabasında doğmuştur.Babası tüccardır. Rüştiyeye gittiği yıllarda kiliseye gitmeye, incili ezberleyip yorumlamaya başlamıştır.1908 yılında Ankara’ya giderek baba mesleği  manifaturacılıkla ilgilenmiştir. 1912’de Diyagos, 1915’de Papaz olup Yozgat’a dönen Papa  Eftim, 1918 yılında Keskin Metropolit vekili olmuştur. 1920 li yıllarda Eftim, görevli olduğu kiliseye bağlı Hıristiyanların sürgünden dönmelerini sağlamıştır. Papa Eftim’in tutumundaki bu değişiklik İstanbul Ekümenik patrikanesinin politikasındaki değişikliğe bağlanmaktadır.
Patrikanenin tutumunu Aleksandris şöyle açıklamaktadır:
“…Ekim 1918’den itibaren Ekümenik  Patrikane, I.Dünya Savaşı sonunda Jön Türk hükümetinin Helenlere uyguladığı baskılardan ve Ortodoks kilisesinin ayrıcalıklarına karşı olduğu sıkı önlemlerden etkilenerek ulusal baskıya   dönüşmüş ve esir Helenlerin kurtuluşunu açıkca desteklemeye başlamıştır.1919’da Patrikhane, Babıali’yle ilişkilerini kestiğini resmen açıkladı ve Osmanlı İmparatorluğundaki Helen Cemaatinin tüm sorumluluğunu üstlendiğini ilan etti. Aynı amaçla Patrikhane, Eylül-Aralık 1918 Osmanlı seçimlerine Helenlerin katılmalarını yasakladı.”
Yumuşak ve ılımlı geleneksel  Fener Patrikhane politikasının iptali, Anadolu’da kendileriyle bağlantı kurulamayan Kapadokyalılar arasında olumsuz izlenimlere  yol açtı.Papa Eftim Türk Ortodoks  Kilisesi kurma çabalarını hızlandırdı.Patrikhane, Kayseri ve civarında Rumların Türk vatandaşı sayılamıyacaklarnı,  kendilerinin Yunanlı olduklarının propogandasını gizli gizli sürdürüyorlardı.Bütün bunlara karşın bölge      Rumları, Yunanistan-Patrikhane ikilisinin bu oyunlarına gelmemişlerdi.Ayrıca, bölge Rumları, ikili ile itilaf devletlerini destekler bir tavır içine girmedikleri görülmektedir.Yine bu dönemde, Kayseri ve Develi çevresindeki bir çok Rum köyü ve mahalleri bulunuyordu. Develi  merkezde Reşadiye (Aygösten) mahallesi ve  Zile Köyünde Rumlar çokdular.Milli  mücadelede, Rumların en küçük bir kötü davranış ve ihanetine rastlanmamıştı.Kaldıki  işgaller, haksızlıklar karşısında tarafsız kalmayarak. Türk Kurtuluş hareketini  destekeleyen faaliyetlerde de bulunmuşlardır.Bu katliam döneminde Develi çevresinde yaşayan Rumlar vahşetten oldukça  şikayetçiydiler. Develi ve çevresinde milli örgütlenmenin başladığı günlerde; Kiske, Taşçı, Satı, Çukuryurt, Beşkardeş, Afşar adlı Rum köylüleri  de bu durumdan rahatsızdılar. Köylerden gelen heyetler, Türkleri ziyaret ederek bunları söylediler. Mehmet Özdemir’in Milli Mücadele adlı adlı eserinde  “…Asırlardan beri,bizler Osmanlı idaresinde yaşadık.Fransızların, Ermenilerin 15 aydan beri yaptıkları kötülük ve mezalimden son derece nefret ediyoruz.Bizler, ölünceye kadar Türk kardeşlerimizle ve Osmanlı  idaresinde yaşamak istiyoruz. Bu günleri bize gösteren Allah’a  şükürler olsun, başarınızı candan tebrik eder, ellerimizden gelen bütün imkan ve varlığımızla sizlere yardımcı olmaya hazırız” diyorlardı.
Kurulacak Türk Ortodoks Kilisesinin Tüzüğünü hazırlamak üzere 28 Mayıs 1922 de Kayseri’de Anadolunun çeşitli bölgelerinden gelen Karamanlılardan 80, yerel 16 papaz ve sürgündeki  8 papazdan ibaret olan bir kurul oluşturulmuş, 21 Eylül 1922 de çalışmaları tamamlanan kongre ile de kilise kurulmuştur.Patrikhane ile arası iyice açılan Eftim, Ankara’ya taşındığı sırada 1924 yılında Lozan Mübadele sözleşmesi imzalanmıştır.Papa Eftim ve ailesi dışında Kayseri’deki Rumlar, bu sözleşme gereğince mübadeleye tabi  tutuldular.
1912 yılında İncesu ve Develi kazalarında 59 233 kişilik toplam nüfus içinde Georgios Hekrekos’a göre 4760 Rum ve 125 Rum aileden söz edilmektedir.
İncesu’dan daha güneyde Ortodoks topluluklarına Zile Köyünde rastlanırdı. Bu köyde Türkçe konuşan 70 Rum aile ile 450 müslüman aile vardı. Karacaören’de Türkçe konuşan 50 Ortodoks Hıristiyan aile ve 50 Ermeni aile ikamet ediyorlardı. Ortodoks cemati içeren bir diğer yerleşim yeri  ise Everek (Ayos Kostantinos) idi. Burada 4000 Türk, 4000 Ermeni, Türkçe konuşan yalnızca 750 Ortodoks Hıristiyan ikamet ediyordu.
Anadolunun bir çok yerinde olduğu gibi Develi’de de yaşayan Rumlar, mübadele ile köklerinden koparılırcasına ata yurtlarından göçerek Yunanistan’a gitmek zorunda kalmışlardı.Türklerle Rumlar birbirlerine hemşeri, komşu, dost olarak görmüşlerdi. Rumlara karşı Türklerin,  bir soykırım planlaması ve uygulaması asla olmamıştır.

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
1.898 Defa Okundu
#

SENDE YORUM YAZ

3+6 = ?