Son Dakika
Tarih sahnesinden silinmek üzere olan Türkiye, Osmanlı İmparatorluğunun enkazından emperyalizme karşı büyük bir zaferle kurulmuştu. Atatürk’ün önderliğinde Cumhuriyet rejimine geçmişti.Askeri zaferden sonra siyasal bağımsızlığını kazanmıştı.Ancak bu yeterli miydi? Elbette değildi. Siyasal bağımsızlığını kazanan Türkiye, ekonomik bağımsızlığını da kazanmalıydı. Bu askeri zaferden daha zordu. Memleketin ekonomisi tam bir çöküntü içindeydi. Tarımsal üretim yeterli değildi.Halkı doyuramaz durumdaydı. Sanayi de tarımdan pek farklı değildi. Memleketin ihtiyacı olan tuz, bez, şeker gibi ürünler dışarıdan alınıyordu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında durum nasıldı diye düşünecek olursak ilk alkla gelenler pek iç açıcı olmadığı görülebilir.
Nüfsunun 13.6 milyon olduğunu, bunun büyük bir kısmının kırsal alanda yaşadığını söyliyebiliriz. Nüfusun yine büyük bir kısmının çocuklar, yaşlılar ve kadınların oluşturduğu da bir gerçek. Tarım teknikleri yetersiz, eğitimli eleman yok.Nüfusun büyük bir çoğunluğu okuryazar değil. Tarımsal ürünler halkı besliyecek durumda.değil.Et, şeker, yağ yok.Eti ancak bayramdan bayrama bulabiliyor insanlar.Hayvanlar sağlıksız.Toplum da sağlıksız. Hastalıklardan ölümler çok. Bebekleri koruyacak aşılar yapılamıyor.Sanayi ürünleri dışarıdan alınıyor. Toplumun eğitim durumu içler acısı. Bir tek İstanbul üniversitesi var.Seçme seçilme, kadın erkek eşitliği bile düşünülemezdi.Bütün bunları çoğalmak mümkün. İçler acısı bir ülkeyi Atatürk ve silah arkadaşları, tam bağımsız bir Türkiye yaratmak uğruna büyük çabalar gösterdiler: Tarımda sanayide, eğitimde kültürde, bilimde…Bir Türk mucizesini gerçekleştirdiler.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün önderliğinde emperyalizme karşı verilen bağımsızlık savaşı ile ile kurulmuştu. Bu nedenle batılı güçler, Sevr Antlaşması’nı yırtarak Lozan Antlaşması ile siyasal ve ekonomik bağımsızlığını kabul ettiren Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk’ü bir türlü kabul edememişlerdi. Türkiye aynı zamanda , sömürge ve yarı sömürge devletlere de bağımsızlıklarnın kazanmasında örnek olmuştur.
Çözüm nedir. Çözüm Atatürkçülükten, onun yarattığı Türk Mucizesinin tekrar sıkı sıkıya yaşama yansıtmaktan geçiyor.
Ancak bu yıl Van depremi ileri sürülerek Cumhuriyet Bayramı törenlerle kutlanmadı. Cumhireyetin 88 nci yılında ilk kez oluyordu. Daha önceki büyük depremlerde kutlanmasına karşın.Ama halk bayraklarını alarak ülkenin hemen hemen her yerinde coşkuyla kutladılar.Sokaklarda, çaddelerde, meydanlarda…Van’daki deprem acısını da yüreklerinde hissederek… İnsanlık görevi olan maddi ve manevi yardımlarını da unutmayarak…Günlerce bekleyen üç yaşındaki torunum Gökalp’e bunu nasıl anlatacaktım Cumhuriyet Bayramı törenlerin yapılamıyacağını…
Burada, Bekir Coşkun’un 30 Ekim 2011 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki “Onuncu Köy” başlıklı köşesindeki yazısını sizlerle aynen paylaşmak istiyorum.
“ Hassasiyet Düğündeydi…
Kafa kafaya verdiler, “deprem nedeniyle hassasiyet yaratır” gerekçesiyle Cumhuriyet Bayramı’nın yarısını kestiler…
Acılı günde ayıp olmasın diye…
Hassasiyetten…
*
Ve koştular düğüne…
İktidar “hassasiyet” nedeniyle Cumhuriyet törenlerini iptal ettiği akşam, üç düğüne birden gitti, saz heyeti yetişemez…
Birinci düğün; Atakule salonlarındaydı…
Medya koştu…
Ama medyaya kapalıydı…
Hassasiyet olmasın çünkü…
İkinci düğün; birinci düğünün peşinden ATO salonunda…
Yetişti bizim çocuklar peşlerinden…
Hassasiyet önhce varmıştı…
Medyayı almadılar…
Üçüncü düğün; ikinci düğünün arkasından Sheraton Oteli salonlarında…
Devleti yönetenler oradaydı…
Hassasiyet de orada olduğu için, millet görsün istemediler…
Kapılar medyaya kapatıldı
*
“Nikahlar için gün alınmıştı, iptal etmek olmazdı” dedi hassasiyet…
İyi ama…
88 yıl önceden gün alınmıştı…
Asla bir eğlence olmayan, Cumhuriyetimizi halkın katıldığı törenlerle kutlamak, anmak, yaşamak için iptal edilebildi?
*
Bence iyi de oldu…
Hassasiyetin engeline karşın, en anlamlı Cumhuriyet Bayramı kutlandı…Sokaklarda, caddelerde, meydanlarda, çarşılarda…
Evlere bayraklar asıldı, çiçeğini alan anıtlara koştu, çocuklar küçük bayrakları ile annelerinin elinden tutup çıktılar…
Ankara ayaktaydı…
İzmir coştu…
İstanbul’da on binler yürüdü…
Tüm kentlerde eskisinden daha coşkuyla kutlandı Cumhuriyet…
*
En güzel Cumhuriyet Bayramı’ydı bence…
Çünkü sadece yüreğinde Mustafa Kemal ve Cumhuriyet sevgisi olanlar katılabildiler… Cumhuriyeti yıkmak isteyenler, onun ilkelerini tekmeleyenler iyi ki gelmediler…
Sırf Cumhuriyetin koltuklarında oturdukları için oraya gelip duranlar yoktu…
İkiyüzlülük gözükmedi…
Sahtecilik sırıtmadı…
Riyakârlık orada değildi…
Güzel bir bayram oldu yani…
Kutlu olsun…”
*
Kurban Bayramızını kutlar, sağlık, başarı ve esenlikler dilerim.
Etiketler: Abdullah Gül » Ahmet Gürlek » Aslı Çimen » Avukatlar » Başbakanlık » Basın tarihi » Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü » Burhan Kuzu » Cihan Çimen » Cihan Haber ajansı » Develi Belediyesi » Develi Kaymakamlığı » Develi Köyleri » Develi Milli Eğitim Müdürlüğü » Develi'de Çocuyk Oyunları » Develide basın » Develili Hayırseverler » Develinin gazetesi Çağdaş Develi Gazetesi » Düğün Davetiyesi Sebat Ofset Matbaacılık » Hakan Demir » İnternet Gazeteciliğinde bir numara Çağdaş Develi Gazetesi » İzmir Milli Kütüphanesi » Kahramanmaraş İlahiyat Fakültesi » Kayseri Şeker Fabrikası » Kayseri Valiliği » Kayseri valisi » Kemal Atik » Mahir Çimen » Matbaacılık Hizmetleri » Mehmet Mankal » Mehmet Örük » Recep Tayyip Erdoğan » Sarı basın kartı Cihan Çimen » Sayfa editörleri » Serhat Dershaneleri develi şubi CİHAN ÇİMEN SARI BASIN KARTI SAHİBİ ÇAĞDAŞ DEVEL » TEAŞ » Yeni Kaymakam görevinde » Yeni Müdr Göreve başladı » Yerel Gazeteler » Yrd. Doç. Dr.Kadir ÖzdamarlarBENZER HABERLER