Son Dakika
29 Mart 3 Nisan 2010 tarihleri arasında ülkemizde Kütüphane Haftası olarak kutlanmaktadır. Hafta boyunca yapılan etkinliklerde kitap okuma alışkanlığı ve zevkinin kazandırılması, bu alışkanlığının insana kazandırdığı olumlu gelişmeler üzerinde durulur. Bir meslek olarak kütüphaneciliğinin sorunları da hafta boyunca tartışılır, çözüm yolları bulunmaya çalışılır. Alışkanlıkların anne ve babayla başladığı, okulda öğretmenleriyle sürdürülmesi gerektiği üzerinde durulur. İmza günleri düzenlenerek yazarlarla okurlar buluşturulur. Bu buluşmayı sağlayanlar da kütüphanecilerdir.
Oktay Akbal, kitap ile ilgili sunları söylemektedir: “İnsanoğlunun en önemli buluşu nedir diye fazla düşümeyin: Kitaptır kitap! Uygarlık, insanlık kitapla başlar; ama kitapla bitmez gelişir. Her yeni kitap, bir yapının tuğlaları gibi birbirini tamamlar, bir yapıyı yüceltir.Kitap diye bir şey kalmazsa, uygarlık, insanlık da kalmaz bence.”
İnsanların duygu düşünce ve bilgi birikimlerini sundukları taşlar, topraklar, kil tabletler, papirüs denilen bitkiler, parşömen denilen derilere yazarak günümüze kadar ulaşmasını sağlamışlardır. Kağıtla birlikte yazma kitaplar, matbaanın bulunuşuyla basılan kitaplar topluma kolayca ulaşabilmiştir.
Acaba Develi’de durum nasıldı? Kitaplara bulaşmak kolay mıydı? Bu denli aydın yetişytiren, okuma yazma ve eğitim düzeyi fazla olan bir ilçede kütüphanelerin durumu yeterli miydi? Bu sorunun yanıtının olumlu olduğu söylenemez. Halkın kitap ve benzeri belgeye ulaştığı kurumların başında Develi Halkevi Kütüphanesi gelmektedir. Halkevi kütüphanesi sadece Develi’de değil ülkenin bir çok yerinde adından da anlaşılacağı gibi halkın eğitimine önem vermiş kurumlarımızdan biridir.Bilindiği gibi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ulusal birlik ve kararlılıkla ordu ve millet birlikte, Kurtuluş Savaşı ile ülke düşmandan kurtarılmıştı. Ama gözle görülmeyen bir düşman daha vardı. O da cahillikti.Cahillikte savaşta, Cumhuriyet Döneminde iki önemli kurum ön plana çıkmaktadır. Birincisi Köy Enstitüleri, diğeri ise Halkevleriydi. İşte Develi Halkevi Kütüphanesi yaptığı çeşitli etkinliklerinin yanı sıra Kütüphane Kolunun kurduğu kütüphane, halkın yeni yayınları izleme olanağı sağlamıştı.Halk yeni çıkan yayınları burada okuyarak bilgileniyordu.Kütüphane 1932-1951 yılları arasında çok anlamlı bir görev yaptığını söyleyebiliriz. Okul kütüphanelerinden Lise kütüphanesi de zamanın önemli koleksiyona sahip bir okul kütüphanesiydi. Bir görevlisi olmayan kütüphane, ancak kitap istendiğinde açılan bir konumdaydı. Seyrani İlçe Halk Kütüphanesi ise ancak 1962 yılında hizmete girmişti.Bir memur, bir hizmetlisi vardı. Şimdiki belediye binası -ki o zamanlara maarif binasıydı- üst katında yer alıyordu. Kütüphane memuru Mustafa ağabey, kütüphaneye gelenlere sıcak davranırdı. Aradıklarını bulmalarında yardımcı olurdu. Kolluklarıyla tipik bir devlet memuruydu. Üniversite yıllarında şubat tatili olunca Develi’ye gelir, kütüphanede kitap okurduk.Mustafa ağabey her gün sobayı yakar sıcacık olurdu kütüphane. Soğuk kış günlerinde evlerde sürekli soba yanmazdı. Bir sabahları, bir de akşamları yanardı.Birçok Develilinin kütüphaneden faydalandığını, Mustafa ağabeyi de saygıyla rahmetle andığını duyuyor gibiyim.
Çocukluğumuzda ilk tanıtığımız kitaplar okul kitaplarıydı. Bir de her hafta alınan ünite dergileriydi. Dergilerin yeni sayıları gelince çok mutlu olurdum. Bazende alamazsak arkadaşımdan aldığım dergiyi camdan aynısını kopya yaptığımı anımsıyorum. Bu işlem sırasında ablam da bana yardım ederdi. Zaman zaman Melekgirmez çarşısında kunduracılık yapan babama sefer tasıya yemek taşırdım. Dönüşte lise binasının yanındaki Develi’nin tek kitapçısı Durmuş Yavaş’ın kitapçı dükkanına uğrardım. Vitrininde çeşitli romanlar, öykü kitapları yer alırdı. Onları seyretmeye doyamazdım.Birde içerden gelen gazetelerin mürekkep kokuları.Gazeteler hergün gelmezdi Develi’ye. Bazen aksardı kar yüzünden.Ama gazete almak bir ayrıcalıktı Develi’de. Bense ne gazete, ne kitap alabilirdim. Param yoktu. Hayaller kurarak dönerdim eve.Bir de yılbaşı yaklaşırken Saatli Maari takvimi süslerdi kitaphçı dükkanının önünü.Bu takvimden zor da olsa edinmenin bir yolunu bulmaya çalışırdık.
Ben en çok kitaplarla dostluk kurmayı Seyrani İlçe Halk kütüphanesinde öğrendim. Önceleri çekinerek yaklaştığın öykülere, şiirlere, romanlara… Sonra aramızda sıcak sımsıcak bir ilişki doğdu. Bu ilişki benim üniversite yıllarımda mesleğimin oldu. Develi’nin kütüphanecilik biliminde ilk eğitim alan kişisi oldum.
Şimdi durum böylemi? Günümüzde kitaba ulaşma çok kolay. En yakınızda mutlaka bir kütüphane bulabileceksiniz.Onun aydınlattığı ışıktan kendinize düşen payı almalısınız. Yada satın alabilirsiniz.Günümüzde bilgisayarın yaygınlaşmasına karşın kitabın önemini yitirmediğini göstermektedir. Bilgisarlardan elde edilecek bilginin yeterli olduğu söylenemez. Özellikle öğrencilerin araştırmalarında bilgisayarlardan sağladıkları bilgilerle yetinip kolaycılığa kaçmamalıdır. Unutmamalıdır ki bilginin kaynağı kitap, kitapların toplu bulunduğu yerler ise kütüphanelerdir. Bilginin mabedi kütüphaneler…
Yazımızı Cemil Meriç’in şu sözleriye bitirelim.”Kitap limandı benim için.Kitaplarda yaşadım.Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.Kitap benim has bahçemdi.Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı”.
BENZER HABERLER