Son Dakika
Var mıdır Dünya’da ebedi kalmış
Daima mutmain bahtiyar olmuş
Bir gün duyulur ki Dülgerim ölmüş
Görürsün kollarım düşer yanıma
İlk kemal ifadesini “Yürü Be Serverim” manzumesinde bulunan şiir kitabımdan sonra “Selamım Olsun” manzumesine atfen ikinci kitabımı da bu mahlas ile yayınlamak nasip oldu. Üçüncü kitabımın adı, düşünce ve kararımızdan- “Adım Adım Seyrani” başlığı ile çıktı. Kitabımı Seyrani Baba’nın tüm sevenlerine, bilvesile, güzelliklere ve güzellik bilen dava uğrunda canını feda edenlere ithaf ediyorum. Diyor. Dülgeroğlu Sabit Bey.
Sabit Çelik: 3 Nisan 1949 tarihinde Develi’nin İlçesi Fraktın (Gümüş Ören) Köyü’nde doğdu. Süleyman Ağa ve Fatiş Hanım’ın yedisi erkek üçü kız on çocuğundan yaş sıralamasında dokuzuncusu olup 1958 yılından beri Ankara’da ikamet etmektedir. İlkokul eğitiminin bir kısmını köyünde ve diğer tahsillerini Ankara’da tamamladı. Asıl adı Sabit Çeliktir. Dülgeroğlu mahlası ile âşık tarzı şiir yazmakta milli ve manevi değerlere önem vermektedir. Dört çocuk babası olup ticaretten emeklidir.
Kendi deyimiyle; bu günlerde Bizim “Yunus gibi” Biz Dünya’dan gider olduk, kalanlara selam olsun. Demektedir.
Şiirlerde mana eser, yel eser,
DÜLGEROĞLU koy cihanda bir eser,
İster gönül ister, ister yele-ser
Bilesin ki boşa gitmez emeğin,
Kabul görsün temenni ve dileğin.
Adım Adım Seyrani
Arıyorum bulacağım,
Yora Seyrani Seyrani.
Tıpkı örnek alacağım,
For a Seyrani Seyrani.
Ummanlara dalacağım,
Hayat boyu anacağım,
Meftun olup yanacağım,
Çıra Seyrani Seyrani.
Sevdalanır gül dalına,
Koku katar has balına,
Gidiyor kendi yoluna,
Bora Seyrani Seyrani.
Muhabbetin geçip gitmez,
Ey… Seyrani sevdan bitmez.
Ruhum ilaç kabul etmez,
Yara Seyrani Seyrani.
Efsane adını andım,
Bulmak için hep dolandım,
Sade tozuna bulandım,
Bire Seyrani Seyrani.
DÜLGERİM durmadım koştum,
Pirin ateşine düştüm,
Seyran gibi bende coştum,
Vira Seyran, Seyrani.
Melekgirmez Çarşısı
Develi’nin Melek girmez çarşısı,
Hep dükkan’dır dükkanların karşısı,
Tuhafiye, pidecisi, çaycısı,
Karınca yuvası bu melek girmez.
Ahşap kepenk, biri havaya kalkar,
Diğeri yerlere ayağa bakar,
Çarşı iki oymak sokakları dar,
Ekmek kapısıydı bu melek girmez.
Sabah selamıyla diller duacı,
Sıra-sıra terzi, köşker, sayacı,
Çarıkçı, çadırcı ve kunduracı,
Karınca yuvası bu melek girmez.
Pederim dedi ki burasını bil,
Manifaturacı el’lerden değil,
İşte bu senin amcan İsmail,
Ekmek kapısıydı bu melek girmez.
Attar’la kalaycı, nalbur yan yana,
Çaylar muhabbetler olur can cana,
“Hasreti demleyip koydum fincana”
Ukde oldu ben’de bu melek girmez.
Süpürürler kapıların önünü,
Ticaretle geçirirler gününü,
Unutmazlar evvelini, dün’ünü,
Karıca yuvası bu melek girmez.
Daima dolardı İspoğlu Han’ı,
Öküz, Manda, At, Eşek’ti mihmanı,
Üst katlarda ağırlardı insanı,
Kazanç kapısıydı bu melek girmez.
Herenisi, maşrapası, su tası,
Yağ kaymak, yoğurdu, her şeyin has’ı
Burasıydı Develi’nin çarşısı,
Karıca yuvası bu melek girmez.
Keçeciler, bıçakçılar, mes’ciler
Koşumcu’yla arabacı, ip’çiler,
Bakırcı, kalaycı ve semerciler,
Ekmek tapusuydu bu melek girmez.
Anadut’la, yaba’sıyla araçlar,
Köşkerler, dikiciler, saraçlar,
Orağıyla, tırpanıyla gereçler,
Ahi kapısıydı bu melek girmez.
DÜLGEROĞLU gençliğinde bilmedin,
Gurbettesin sıla da çok kalmadın,
Değişti Everek tadın almadın,
Rüya idi! GEÇTİ o melek girmez.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
20 Mayıs 2022 Köşe Yazarları
20 Mayıs 2022 Köşe Yazarları
11 Mayıs 2022 Köşe Yazarları
11 Mayıs 2022 Köşe Yazarları